ÖNSÖZ
Denizcilik diline ilgi duymağa başladığımda, bu alandaki sözlüklerin kıtlığı dikkatimi çekmişti. Sayısız emeklilik projelerimden biri olarak bir deniz sözlüğü düzenleme işine giriştikten ve 16 bin civarında sözcük derledikten sonra bunları işlemeye koyuldum. Yapmaya giriştiğim işi öğrenebilmek için, bunu kapsamı en dar olan alanlardan başlayarak yapmanın daha doğru olacağı kanısıyla önce yıldız adlarından başlayayım dedim. Çünkü denizcilikte seyir için kullanılan yıldız sayısı oldukça azdı ve bu işle kolayca başa çıkılabilirdi.
İşin içine girdikçe kazın ayağının öyle olmadığı, az sayıdaki yıldızın çoğunun bile Türkçe adının bulunmadığı ortaya çıktı. Osmanlı döneminde kullanılan yıldız adları nerdeyse tümüyle terkedilmiş ve onların yerine batı dillerinden aktarılmış olan adlar kullanılmaya başlanmıştı. Biraz mürekkep yalamış biri için Osmanlıca adların ne anlama geldiklerini kavramak mümkün olduğu halde, genelde bozulmuş ve çarpıtılmış Arapça adlar olan yabancı adların anlamını çıkarmak o kadar da kolay, hatta bazan olanaklı bile değildi. Ne demek olduklarını bilmediğimiz Betelgeuse, Vega, Benetnasch, Fomalhaut, Achernar gibi garip adlar kullanıyorduk.
Gerek deniz almanaklarında, gerekse göksel seyir kitaplarında bu garip adlar yer aldığından dolayı, denizcilikte bugün bu adlardan başka adlarla seyir işlemleri yapmak mümkün değildir. Ama, denizde olsun karada olsun, geceleri gökküreye bakıp, orada yalnız gökbilimin anlattığı bir olgu değil de, insanlığın geçmişini, hayallerini, korkularını, menkîbelerini içeren kültürel bir varlık görüyorsak, o âlemin içine dalıp orada seyretmenin keyfine varabilmek istiyorsak, o zaman yıldız adlarının ne demek olduklarını, nereden geldiklerini kavramamız gerekir diye düşündüm. Hem yıldız adlarını biraz daha anlaşılır kılmak istedim, hem de atalarımızın kullanmış oldukları “dü-peyker”, “pervîn”, kâse-i şikeste”, “şada” gibi, sesindeki ahengiyle güzel, anlamındaki zarâfetle güzel sözcüklerin yitip gitmelerine gönlüm elvermedi.
İşte, böylece tasarladığım deniz sözlüğünün ancak ufak bir bölümünü oluşturacağını sandığım yıldız adları konusu, büyüdü de büyüdü ve sonuçta şimdiki haline geldi. Sözlüğü bu biçimiyle düzenlerken iki amaç güttüm. Birincisi, yıldız adlarının köken ve anlamlarının anlaşılmasını sağlamak. İkincisi ise bu adlara ilişkin imgelemlerin nasıl oluşmuş oldukları hakkında bir fikir verebilmek. Bu iki amacın da gerçekleştirilebilmesi için hem sözel hem de çizimsel anlatımların birlikte ele alınmasının yararlı olacağı düşüncesiyle, takımyıldızların çeşitli dönemlerde oluşturulmuş imgelerinin desenlerini çizdim. Ayrıca, gökkürede canlandırılabilmeleri için yol gösterici olacak çizgisel bağlantı şemalarını da ekledim. Böylece ortaya elinizdeki biçimiyle resimli bir sözlük çıkmış oldu.
Bu sözlük, ne bir gökbilim kitabı, ne bir dilbilim araştırması ne de bir yıldız kataloğudur. Hele hele, sıfır numara hamâkat olarak gördüğüm astrolojiye ait bir kitap ise hiç değildir. Yalnızca, başka bir girişimin yan ürünü olarak ortaya çıkmış bir merakın, heveskârane bir çabanın sonucudur. Derinlemesine bir araştırma beklemeyip de, geceleri gökküreye baktığında gördüğü kültür âlemine bir köşesinden dalmak, biraz daha ilgi duyup bilgi edinmek isteyenlere yardımcı olmasını ümit ederim. Ayrıca, metinde görecekleri yanlışlıkları da affedeceklerini umarım.
Sözlüğün derlenmesinde ve hazırlanmasında bana çeşitli biçimlerde yardımcı olmuş olan Hasan Esenoğlu, Mohammad Heydari-Malayeri, Mustafa Kumdakcı, Yavuz Unat ve Yiğit Adam’a şükranlarımı sunarım.